GERÇEKLERİ ÖĞRENME ZAMANI Bölüm 2


KIBRIS TMT MÜCAHİTLER DERNEĞİ’NİN KKTC MİLLETVEKİLLERİNE GÖNDERDİĞİ 21 BÖLÜMLÜK UYARI MEKTUBUNU  PAYLAŞIYORUZ..

GERÇEKLERİ ÖĞRENME ZAMANI

Bölüm 2

Dünyada saldırgan milliyetçiliğin ortaya çıkması 

Dünya halklarına özgürlük sağlayan barışsever milliyetçilik karşısında tarihsel süreç içinde saldırgan milliyetçilik diye isimlendirebileceğimiz bir milliyetçilik türü daha oluşmuştur. “Aşırı Milliyetçilik” veya “Faşizm” isimleri de verilen bu milliyetçilik türünün başını 2.ci Dünya Savaşında Mussolini ve Hitler çekmişti. 

Saldırgan milliyetçilik veya faşizmi benimseyenler kendi uluslarını diğer uluslardan üstün görürler ve sürekli olarak devletlerini büyütme çabası içindedirler. Doğal olarak bir noktada diğer uluslarla çatışmaya girerler. Onlar tüm ulusların barış içinde yaşamasını değil, savaşıp zafer kazanmayı istemektedirler. 

Yunan veya Kıbrıs Rum milliyetçiliğini inceleyenler saldırgan milliyetçilik veya faşizm olduğunu açıkça görürler. Kıbrıs Rumları kendilerini başta Türkler olmak üzere diğer uluslardan üstün görürler ve yayılmacıdırlar. İdealleri Kıbrıs’ın tümünü işgal etmektir. Aslında bununla yetinmeyip fırsat bulduklarında soydaşları ile birlikte Türkiye’den veya başka ülkelerden daha başka yerleri de isteyecekleri açıktır. Onların milliyetçilik anlayışlarının gereği budur. 

Rum, Yunan faşizmi geçmişte Mora’da, Girit’te, Ege adalarında, Kıbrıs’ta faşist karakterini açıkça göstermişti. Bu yerlerde faşist Rumlar yüzyıllarca birlikte yaşadıkları Türk komşularına karşı katliam yapmakta tereddüt etmediler. 

Buna karşılık Türk ulusunu tarafsız bir gözle analiz edenler faşizmin en küçük izine rastlamazlar. Türk ulusunun başka devletlerin toprakları üzerinde, örneğin Yunanistan’ın toprakları üzerinde gözü yoktur. Türk ulusunun Barışsever Atatürk milliyetçiliğini benimsediği ve izlediği açıkça ortadadır. 

Kıbrıs Türk halkı da barışsever Atatürk milliyetçiliğini izlemektedir. Kıbrıs Türk Halkının Kıbrıs’ta özgür, eşit ve güven içinde yaşamaktan başka amacı yoktur. Kıbrıs’a Barış getiren 1974 Barış Harekatı ve iki ayrı devlet oluşmasıdır. TMT’nin amacı Kıbrıs’ta oluşan iki fiili devleti kalıcı hale getirmek; Kıbrıs Rum devletinin Yunanistan’la  ile kurduğu yakınlığın aynını KKTC ile Türkiye arasında da kurmaktır. Böylece , Rum faşizminin saldırılarına set çekmek ve birbirini tanıyan iki bağımsız devletin  yan yana barış içinde yaşamasını sağlamaktır.

Geçmişte Kıbrıs Rum faşizmi silahlı saldırılarla Kıbrıs’a egemen olmaya çalışmıştı. Bunu başaramayınca şimdi de soğuk savaşla ve algı operasyonları ile sonuç almaya çalışıyor. Kıbrıs Türk Halkını dolaylı yöntemlerle aldatarak  KKTC topraklarını  ele geçirmeye çalışmaktadır. 

Biz bugün karşı karşıya olduğumuz tehlikenin önemsiz olmadığına, aksine geçmişte karşı karşıya kaldığımız tehlikeden daha büyük olduğuna inanıyoruz. Türk Ulusu ve Kıbrıs Türk Halkı geçmişte silahlı saldırılara karşı direnmiş ve başarılı olmuştu. Şimdi de tuzağa düşmemeyi öğrenmesi gerekir. Bunun için dolaylı ve hileli yöntemlere karşı mücadele etmeyi öğrenmelidir. 

Kıbrıs Türk kurtuluş mücadelesinde öncülük görevini üstlenmiş olan TMT, bugün de halkımızı uyarma görevini yerine getirmeye çalışmaktadır. Görüşlerini siz sayın Milletvekilleri ile paylaşmaya çalışmaktadır. Halkımızı bu tehlikeden kurtarmak için sizlerle müşterek bir hareket planı yapmak istemektedir. 

 

Rum propaganda ordusunun kurulması 

1974 ü izleyen yıllarda Rum gazetelerini izleyenler şöyle bir görüşle karşı karşıya kaldılar: “Türk ordusunu savaşarak mağlup edemeyiz. Fakat propaganda ve algı operasyonları ile hedefimize ulaşabiliriz. Bunun için yeterli bütçe ayırmalı ve profesyonel bir soğuk savaş ordusu kurmalıyız. Varsın 3 tankımız eksik olsun, 3 tankın parasını soğuk savaş birimine ayıralım. Bu yöntemle 1974 de kaybettiklerimizi geri alabiliriz. Girit’te mücadelenin ne kadar uzun süre devam ettiğini unutmayalım” diye yazıyorlardı.

 Rum Yönetimi bu görüşler doğrultusunda hareket etti ve büyük kaynaklar ayırarak dev ve son derece profesyonel bir propaganda ordusu kurdu. Bu orduya bazı Kıbrıslı Türkleri de katmayı başardı.

1974 Barış Harekatından sonra birçok vatansever Türk aydını zafer kazanıldığını, iki devlet oluştuğunu, Kıbrıs sorununun sona erdiğini ve artık güven içinde Kuzey Kıbrıs’ta yaşayacaklarını  zannediyordu. Halbuki Rum faşizminin soğuk savaşı yeni başlıyordu. Bu savaş çok daha uzun ve tehlikeli olacaktı. Nitekim aradan geçen uzun zamana rağmen mücadele devam etmektedir. 

Rum soğuk savaşının amacı iki yönlüdür. Biri Kıbrıs Türklerini aldatarak Anavatanları Türkiye’yle anlaşmazlığa düşürmek ve fakir bir azınlık haline gelecekleri bir anlaşmaya razı etmek. Diğeri ise uluslara arası kamuoyunu etkileyerek Türkiye’ye baskı yapılmasını sağlamak. Böylece Türkiye’yi taviz vermeye ve savaşta kazandığını masada kaybetmeye zorlamak.

Rum Yöneticiler soğuk savaşın uzun süren bir mücadele olacağını düşünüyorlardı. İlk aşamada Kıbrıs’ta Rum Yönetiminin avantajlı olacağı bir ara düzene Türkiye’yi razı etmek onlar için yeterli olabilirdi. Ancak nihai amaçlarından asla vaz geçmediler. Girit’te, Mora’da ve Ege adalarında sağladıkları başarıyı Kıbrıs’ta da aynen tekrarlamak istemektedirler. 

 

Rum propaganda ordusunun başarısı 

Kıbrıs’ta 1974’den sonra başlayan soğuk savaşı ve bunun en önemli bölümü olan propaganda savaşını tarafsız bir gözle değerlendirdiğimiz zaman sıcak savaşta yenilgiye uğrayan Rum faşizminin soğuk savaşta büyük başarı sağladığını ve haksız iken birçok kesimi haklı olduğuna inandırdığını görürüz. Türkler ise haklı iken dünya kamuoyu gözünde haksız duruma düşmüştür.

Rum Yönetimi bu mücadele ile faşist ve illegal Rum devletini yasal bir devlet olarak tanıtmış ve uluslararası kuruluşlara üye yapmayı başarmıştır. KKTC’nin tanınmasını ise engellemiştir. Rum devleti hukuk alanında da başarılı bir mücadele vermiş ve uluslararası mahkemelerin Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayan ve Türkiye’yi mahkum eden kararlar vermelerini sağlamıştır. 

Rum propaganda ordusu dünya kamuoyunun görüşlerini çok iyi bilmekte ve ters düşmeyip etkileyecek bir tanıtım yapmaktadır. Bu tanıtım Uluslararası Mahkemeleri de etkilemektedir. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kuzeyde mallarını terk eden Rumları korumak için Türkiye’ye baskı yapmış ve KKTC de Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmasına neden olmuştur. Bunu yaparken Güneyde mallarını terk etmek zorunda kalan Türkleri korumak için hiçbir önlem düşünmemiştir. Böylece insan haklarını koruması,  eşitlik, adalet ve barış sağlaması  gereken bu Mahkeme açıkça taraf tutmuştur. Eşitlik, adalet ve barış amacıyla değil Kıbrıs’ı 1974 öncesine geri götürmek ve Rumları tazmin etmek amacıyla hareket etmiştir. 

AİHM ,  Kıbrıs Türklerine ikinci sınıf insan muamelesi yapmış ve çok adaletsiz kararlar vermiştir. Rum soğuk savaş birimleri başarılı bir mücadele verdikleri ve birçok yalanı Mahkemeye yutturdukları için bu sonuçlar ortaya çıkmıştır. 

Kıbrıs’ta 1960 da bir ortaklık cumhuriyeti kurulmuştu. Daha sonra Rum ortağın ortaklık şartlarını zorla değiştirmek istemesi ve bu amaçla terörist saldırılar düzenleyerek , katliamlar yapması nedeniyle ortaklık devleti yıkılmıştır. Bu nedenle Kıbrıs’ta fiilen iki yönetim ve daha sonra iki devlet oluşmuştur. Hukuk kurallarına göre ortak bir kuruluşta ortaklığı yıkan tarafın değil ortaklığı devam ettirmek isteyen tarafın bölümü daha yasaldır. Buna rağmen Kıbrıs’ta bunun tam tersi olmuş ve ortaklık devletini yıkan Rum yönetimi  tanınırken yasal olan KKTC tanınmamıştır. Rum soğuk savaş ve propaganda birimleri çok başarılı olup birçok yalanı dünya kamuoyuna yutturdukları ve Türk siyasiler buna cevap vermedikleri  bu adaletsiz durum ortaya çıkmıştır. 

Rum propagandasının nasıl bu kadar başarılı olduğunu sorguladığımız zaman Kıbrıs Türklerinin bir bölümünün Rum propagandasını desteklediklerini ve  bu adaletsiz durumun ortaya çıkmasına katkı sağladıklarını görürüz. Rum faşizmi önce bazı yalanlarla Kıbrıs Türklerinin beyinlerini yıkamaya çalışmıştı. Karşı faaliyet olmadığı için meydanı boş bularak Kıbrıs Türklerinin bir bölümünü etkilemiş ve onları da kendi safında mücadele etmeye ikna etmiştir.

 Kendilerini solcu ilerici aydın veya barışsever olarak tanıtan bu kesim Rum propaganda yalanlarına inanmış ve aynen tekrarlamaya başlamıştır. Kıbrıs Türk halkı içinden  gelen bu sesler doğal olarak dünya kamuoyunu etkilemektedir. Bu nedenle tüm dünyada Kıbrıs’la ilgili adaletsiz bir kanı oluşmaktadır. Bu adaletsiz kanı Kıbrıs’ın geleceğin tehlikeye atmaktadır. 

Kıbrıs Türk toplumundan Rum görüşlerini destekleyen sesler gelmesine karşılık Rum tarafından Türk görüşlerini destekleyen en küçük bir ses çıktığına tanık olmuyoruz. Tüm Rum halkı özellikle aydın sınıfı ve solcuları kenetlenmiş halde Türkler aleyhindeki propaganda savaşına katılmaktadırlar.

Dünyanın tarafsız insanları böyle bir tablo karşısında nasıl düşünür dersiniz? Rumların haklı ve mağdur, Türklerin ise haksız ve saldırgan olduğunu düşünür değil mi? Dünya kamuoyunun bazı  insaflı kişileri  “Siz haklarınızı savunma gereği duymuyorsunuz. Siz haklı olduğunuzu insan haklarına ve dünya kamuoyunun  benimsediği barışsever ilkelere uygun bir şekilde anlatamazken bizim daha fazla çaba gösterip size yardımcı olmamızı nasıl bekleyebilirsiniz ?” diye sormaktadırlar.

Bu nedenle TMT ruhunu yaşatan derneğimiz siz milletvekillerinden  Kıbrıs Türk Halkının haklarını insan haklarına uygun barışsever görüşlerle savunmanızı  ve  Rum soğuk savaşına karşı durmanızı beklemektedir.

 




  • RMMO KOMUTANI ZERVAKİS’İN KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF ÇIKTI ... +Detaylı Bilgi
  • LİMASOL’DA PROTESTO GÖSTERİLERİ ... +Detaylı Bilgi
  • NURİS: ANASTASİADİS’İN “KULLANIM KAYBI TAZMİNATI” VAADİ YERİNE GETİRİLEMEZ ... +Detaylı Bilgi
  • HER 10 RUM’DAN 6’SI GÜNEY KIBRIS’TAKİ DEVLETİN “YOLSUZLUK DEVLETİ” OLDUĞUNA İNANIYOR ... +Detaylı Bilgi
  • RUM SAVUNMA BAKANI’NDAN TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİ ... +Detaylı Bilgi
  • ROLANDİS: “KAYBEDİLMİŞ FIRSATLAR, KAYBEDİLMİŞ VATANLARA GÖTÜRÜR” ... +Detaylı Bilgi
  • ŞİLLURİS: “KIBRIS SALDIRGAN VE YAYILMACI GÜÇLERE KARŞI KENDİNİ SAVUNMAYA HAZIRDIR” ... +Detaylı Bilgi
  • İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: GÜNEY KIBRIS’TA, DÜZENSİZ GÖÇMENLERE KÖTÜ MUAMELE YAPILIYOR ... +Detaylı Bilgi