GERÇEKLERİ ÖĞRENME ZAMANI Bölüm 4


 

KIBRIS TMT MÜCAHİTLER DERNEĞİ’NİN KKTC MİLLETVEKİLLERİNE GÖNDERDİĞİ 21 BÖLÜMLÜK UYARI MEKTUBUNU  PAYLAŞIYORUZ..

GERÇEKLERİ ÖĞRENME ZAMANI

 

 

Bölüm 4

c)Kıbrıs Türklerine eşek dendiği iddiası:

1950’li yıllarda Kıbrıslı Rum yöneticiler İngiliz sömürge yönetimine karşı “Enosis” yani Yunanistan’la birleşme talebinde bulundular. Bu mücadeleye İngiliz Yönetimi önce ilginç bir yanıt verdi. “Siz Yunanlı değilsiniz. Araplarla karışık farklı bir halksınız. Daha sonra Kıbrıslı Türklerle de  karıştınız ve Kıbrıs ulusu oluşturdunuz. Buna dayanarak bağımsız bir devlet kurmak istemeniz anlaşılır bir talep olur. Ancak Yunanistan’la birleşmek istemenizin bir anlamı yoktur” dedi. 

Kıbrıs Rumlarının Araplarla karışık olduğu iddiasının dayanağı Mısırın İskenderiye kentinde yaşayan Ortodoks Rum toplumudur. Rum Arap karışımı olan bu toplumun Kıbrıs Rumları ile akraba olduğu bilinmektedir. Rumların Türklerle de 400 yıl bir adada  birlikte yaşadıklarını göz önünde bulunduran İngiliz Yönetimi bu iddianın gerçek  olabileceğini düşünüyordu.

İngiliz Yönetiminin bu görüşü 1950’li yıllarda İngilizce gazetelerde yer almaya başladı. O yıllarda Makarios Rum halkının lideri olmuştu ve faşist Rum  milli mücadelesini yönetmeye başlamıştı. İngiliz iddiası  ona da söylendi. 

Makarios bu görüşü hakaret kabul etti. “Biz Yunanlıyız. Kıbrıs’ta Helen ırkından Rumlar ve Türk ırkından Türkler yaşamaktadır. Kıbrıs milleti diye bir millet  yoktur. İlle de Kıbrıs’a özgü bir tür arıyorsanız bu insan türü olamaz, ancak  eşek türü olabilir” dedi.

Eşek türleri arasında “Kıbrıs eşeği” denen, diğer eşeklerden daha büyük ve farklı bir eşek türü vardır. Bu eşekler büyük oldukları için eski savaşlarda cephane taşımak için kullanılırlardı. Makarios “Kıbrıs milleti yoktur Kıbrıs türü eşek vardır” diyerek İngiliz iddiasını hakaret kabul ettiğini ifade etmişti. Nitekim İngilizler bu iddiayı yapmaktan vazgeçtiler. İngilizce gazeteler bu konuyu kapadılar. 

İlginç olan yıllar sonra Rum propaganda ordusunun aynı iddiayı anımsamasıdır. KKTC’nin tanınmasını ve Kıbrıs’ta iki bağımsız devlet olmasını istemeyen Rum propaganda örgütü bir zamanlar hakaret kabul ettiği iddiayı şimdi kendisi öne sürmeye başladı. Kıbrısta  iki ayrı devlet olmasını ve  KKTC’nin tanınmasını isteyen Kıbrıs Türklerine “Siz Türk değilsiniz. Siz Türkçe konuşan Kıbrıslılarsınız. Kıbrıs’ta ayrı bir Kıbrıs milleti var”  demeye başladılar. 

Bu tartışma Dektaş Beye anlatıldığı zaman Makarios ’un verdiği yanıta gönderme yaparak “Biz Türk’üz. Kıbrıs milleti diye bir millet yoktur. Daha önce Makarios’un söylediği gibi Kıbrıs’a özgü bir tür aranıyorsa o da eşek türüdür.” dedi. 

Bu sözlerle Makarios gibi “Ben Kıbrıs milleti mensubu olmayı hakaret kabul ediyorum” demek istedi. Böylece bu tartışmanın sona ereceğini düşündü. Ancak sonuç böyle olmadı. 

 Çünkü bu kez karşıda İngiliz Yönetimi değil faşist bir yönetim ve Goebbels taktiklerini uygulayan bir propaganda ordusu vardı. 

Rum propaganda ordusuna bağlı gazeteler. Denktaş’ın sözlerini çarpıttılar. “ Denktaş da Makarios gibi Kıbrıs milleti olduğunu kabul etmiyor. Bu iddiayı hakaret kabul etti.” diye yazabilirlerdi. Ancak ortaya Goebbels taktikleri girince işler değişti. “Denktaş Kıbrıs Türklerine eşek dedi” diye yazmaya başladılar.

Söylenen sözlere çok farklı anlamlar verildi. Çünkü Goebbels yönteminde gerçek önemli değildi. Siyasi bir amaç için her türlü yalan söylenebilirdi. Goebbels taktikleri Goebbels den bile daha başarılı bir şekilde uygulanmaya başlanmıştı. 

Bu durum çok ciddi tehlikelerin habercisi değil mi? Yalanlarla ve algı operasyonlarıyla siyasi bir hedefe varılmak istenmektedir. Bu taktiklerle hareket eden  yetenekli uzmanlardan oluşan bir propaganda ordusu  insanlara her türlü yalanı yutturabilir ve her şeyi yaptırabilir. 

Kıbrıs Türklerini Bayram yerine gider gibi sevinç içinde boğazlarının kesileceği mezbahaya götürebilir. 

Bu kadar ciddi sonuçlar çıkarabilecek bir propaganda savaşı ile karşı karşıya olduğumuza göre Yüce Meclisinizin harekete geçmesi ve önlem almaya başlaması gerekmiyor mu?

 

d)Ortak bir devletin refah getireceği yalanı:

Rum faşizminin hedefine ulaşmak için tekrarladığı yalanlardan biri de Annan Planı benzeri ortak bir devletin refah getireceği yalanıdır. 

Kıbrıslı Türklerin Rumlarla kuracakları ortak bir devletin felaketle sonuçlanacağı açıkça ortadadır. Bu devlet daha ilk aşamada iç çatışmalara neden olup Kıbrıs Türklerini fakir bir azınlık haline getirecektir. Ortak bir devletin sağlayacağı refah, bugün Irak’ta, Suriye’de, Libya’da Lübnan’da halka sağlandığı söylenen refahtan hiç de farklı olmayacaktır. 

Rum yönetimi ile ortak bir devlet kurmakla  Kıbrıs Türklerinin refahının artmayacağı daha ilk bakışta anlaşılacak kadar açık bir gerçektir. Mantıklı bir insan şöyle düşünerek  gerçeği açıkça görebilir: 

Kıbrıslı Türkler geçmişte Osmanlı devletinde yaşıyorlardı. Özgür devlet kuramamaları halinde Türkiye kurulduğu zaman Türkiye dışında kalan diğer Türklerin başına ne gelmişse, herhalde Kıbrıs Türklerinin başına da aynı şeyler gelecektir. Özellikle Yunan ulusu ile birlikte yaşayanların kaderi nasıl olmuşsa Kıbrıslı Türklerin de herhalde öyle olacaktır. Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler ne kadar refaha kavuşmuşsa Kıbrıslı Türkler de aynı ölçüde refaha kavuşacaktır. 

Aslında Kıbrıs Türklerinin  bunları düşünmesine de gerek yoktur. Çünkü Kıbrıs’ta ortak bir devletin denemesi yapılmıştı. 1960 da kurulan bu devlette siyasi eşitlik ilkesi benimsenmişti. Ancak nüfusların eşit olmadığı dikkate alınarak  kamu görevlilerinin %30 unun  Türk %70 inin ise  Rum olması konusunda anlaşmaya varılmıştı.. 

Devlet kurulunca kadrolar %70 Rum’la süratle dolduruldu. Türklerle doldurulacak %30 kadrolar kısmen boş kaldı. Rum Yönetimi  bu görevlere atayacak yetenekli Türkler bulunmadığını,  aday olan Türklerin önerilen işleri yapmaya ehil olmadığını iddia ettiler. Ehil olmamalarının nedeni Türkiye’deki üniversitelerden mezun olmaları ve bu eğitimin geçerli kabul edilmemesi idi. Onlara “Avrupa’ya giderek bir üniversite tahsili daha yapın, o zaman Anayasadaki hakkınızı alabilirsiniz” dendi.

Bugün Rum propagandasına inanmış, Rumlarla birlikte KKTC’yi yıkmak için iki toplumlu etkinliklerde mücadele veren Türk gençler vardır. Ortak devlet kurulduğu zaman kendilerine çok iyi imkanlar sağlanacağını ve ortak devlette iyi bir mevki sahibi olacaklarını  zannetmektedirler. Özgür devletleri ortadan kalktığı zaman başlarına neler geleceğini tahmin edemiyorlar. 

Ortak bir devlet kurulursa  Rum dostlarının kendilerine Türk  üniversite diplomalarının parayla satın alınmış kağıt parçaları olduğunu söyleyeceğini tahmin edemiyorlar. Bu sözlerin babalarına veya dedelerine söylenmiş olduğunu çoktan unuttular. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nde veya Batı Trakyada  neler olduğunu sorup öğrenmiyorlar. Bir gün ortak bir devlet kurulursa veya Rum egemenliğinde yaşamaya başlarlarsa  büyük şok yaşayacaklarına kuşku yoktur.

Kıbrıs Türklerinin bir bölümü faşizmin neler yapabileceğini bilmedikleri için bu kadar saf kalmışlardır. İnşallah Rum faşizmin istediği devlet kurulmaz da korkulanlar başlarına gelmez. Böyle bir durum olursa  bugün Rum dostu olan Türk  gençlerinin   kurtarıcı olarak TMT’yi aramaya başlayacaklarına en küçük bir şüphemiz yoktur.. 

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra ortak devlet üç yıl yaşamıştır. Bu üç yıl her açıdan huzursuzluk ve kavga içinde geçmiştir. Bu dönem 20 Aralık 1963 terörist saldırıları ile son bulmuştur. 1963'le 1967 arasında  Türkler kendi bölgelerinde kapalı hapis hayatı yaşadılar. Rum teröristler, Yunan ordusu desteğinde değişik zamanlarda değişik bölgelerde yaşayan Türklere saldırılar düzenlediler. 1967’den sonra Geçitkale olayları nedeniyle Türkiye Yunanistan’a nota verdi. Bu olaydan sonra Rum teröristler tek tek Türk bölgelerine saldırmayı  durdurdular. Türk bölgeleri ile Rum kesimleri arasında geçişler başladı. 1974’e kadar devam eden bu dönemde Türkler kendi bölgelerinde yaşıyorlar fakat Rum kesimine geçerek çalışıyorlardı. Onlara nasıl işler verildi dersiniz? 

Üniversite mezunu erkekler inşaatlarda işçi olarak çalıştı. Üniversite mezunu kızlarımız ise limon, portakal veya patates toplama  işlerinde çalışma olanağını buldular. Tarafsız ekonomistlerin görüşüne göre o düzen devam etse yani  Barış Harekatı gerçekleşip iki ayrı devlet kurulmasa Türkler gittikçe daha fazla fakirleşecekti. Üniversite mezunu Türk kızlarının  zengin Rum evlerinde temizlik işlerinde çalışacağı günler uzak değildi.

Bugün Rum faşizmini destekleyen  sloganlar ile sokağa dökülen Türk gençleri  derhal Rumlarla ortak bir devlet kurmak istediklerini söyleyerek Rum Yönetimini desteklemektedirler. Bu gençler in çoğu KKTC nin sağladığı refahtan yararlanmaktadır. Konforlu evlerde yaşıyorlar, lüks arabalar kullanıyorlar. Türk ordusunun caydırıcı gücü nedeniyle Elam benzeri terörist örgütler kuzeye geçemediği için ölüm korkusu olmadan yaşıyorlar. Geçmişte babalarına inşaat işçiliğinin, annelerine ev temizliğinin layık görüldüğünü, sokaklarda yürümelerinin bile tehlikeli olduğunu  akıllarına getirmiyorlar.  Rum propagandası o kadar etkili oldu ki bu gerçekleri görmemek için bir bahane buluyorlar.

Gerçekler bu kadar açık olmasına rağmen Rum propagandası birçok gencimizi Rumlarla birlikte yaşamanın refah getireceğine inandırmıştır. Özgür bir devlet sahibi olmanın önemini anlayamıyorlar. Dünya gerçeklerinden tamamen kopuk görüşler öne sürüyorlar.

Bu nedenle derneğimiz gerçekleri  halkımıza anlatmaya çalışıyor. Onlara “İsterseniz bize inanmayın ancak  hiç değilse gerçekleri kendiniz araştırınız. Çünkü halkımızın  geleceği buna bağlıdır.” diyoruz.  Buna rağmen inanmış kesimler gerçeklerle ilgili değiller. Karşımızda son derece profesyonel bir Rum propaganda ordusu vardır. Bizim bir kez söylediğimiz söze  karşı bu ordu tersini bin kez söylüyor. Goebbels taktiklerini uyguluyor. Saptadıkları yalanları sık sık ve sürekli tekrarlıyor. Şu halde Rum propaganda ordusuna karşı mücadele siz milletvekilleri dahil tüm KKTC devletinin  olmalıdır. 

Rum propaganda ordusu yalan propaganda ile Kıbrıs Türk halkını uçurumun başına kadar getirmiştir. Yalanları halkın bilincine yerleştirmede Goebbels’i bile geride bıraktılarr. Halkımızın bir bölümünü barış istiyoruz diye barışı bozmaya, refah istiyoruz diye sefalet şartlarını kabul etmeye ikna ettiler. 

Siz  saygıdeğer milletvekillerinden beklentimiz halkımızın aldatılmasını önlemeniz  gerçekleri ortaya çıkarmanız ve tehlikeli duruma son vermenizdir..

 




  • RMMO KOMUTANI ZERVAKİS’İN KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF ÇIKTI ... +Detaylı Bilgi
  • LİMASOL’DA PROTESTO GÖSTERİLERİ ... +Detaylı Bilgi
  • NURİS: ANASTASİADİS’İN “KULLANIM KAYBI TAZMİNATI” VAADİ YERİNE GETİRİLEMEZ ... +Detaylı Bilgi
  • HER 10 RUM’DAN 6’SI GÜNEY KIBRIS’TAKİ DEVLETİN “YOLSUZLUK DEVLETİ” OLDUĞUNA İNANIYOR ... +Detaylı Bilgi
  • RUM SAVUNMA BAKANI’NDAN TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİ ... +Detaylı Bilgi
  • ROLANDİS: “KAYBEDİLMİŞ FIRSATLAR, KAYBEDİLMİŞ VATANLARA GÖTÜRÜR” ... +Detaylı Bilgi
  • ŞİLLURİS: “KIBRIS SALDIRGAN VE YAYILMACI GÜÇLERE KARŞI KENDİNİ SAVUNMAYA HAZIRDIR” ... +Detaylı Bilgi
  • İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: GÜNEY KIBRIS’TA, DÜZENSİZ GÖÇMENLERE KÖTÜ MUAMELE YAPILIYOR ... +Detaylı Bilgi