Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu KKTC’ye yaptığı ziyarette yoğun temaslarda bulundu.KKTC Dışişleri Bakanı Eruğruloğlu ile görüşen Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar tarafından kabul edildi.Tatar-Çavuşoğlu baş başa görüşmesinin ardından heyetler arasında Cenevre 5+1 toplantısı için hazırlıklar gözden geçirildi. KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde yer alan Parti Liderleri ile de Cumhurbaşkanlığı’nda Zirve yapıldı.Cumhurbaşkanı Tatar ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yoğun günün ardından basın toplantısı düzenledi,son gelişmeleri değerlendirerek gazetecilerin sorularını cevapladı. 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” dedi.

Kıbrıs Türk halkının her zaman Anavatanı Türkiye’yi önemsediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Türk halkı Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz  için Türkiye’nin garantörlüğü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Tatar Anavatan Türkiye ile fikir birliğinde,mutabakatla yeni bir siyaset geliştirildiğine dikkat çekti…

CUMHURBAŞKANI TATAR: “ARTIK FEDERASYON TEMELİNDE BİR ÇÖZÜM MÜMKÜN DEĞİL.” 

 “BİZ ARTIK DÜNYAYA AYRI BİR HALKIZ DİYORUZ”

* “ŞİMDİYE KADAR İYİ ÇOCUK OLDUK DA NE OLDU, HİÇ BİR ŞEY VERMEDİLER, HEP ALDILAR”

 * “EGEMEN EŞİTLİĞE DAYALI, YAN YANA  YAŞAYAN İKİ  BAĞIMSIZ DEVLET ŞEKLİNDEKİ YENİ BİR YOLA GİRİYORUZ, KAYBEDECEK BİR ŞEYİMİZ YOK”

* “BAŞKA ÇAREMİZ YOK, DOĞRU, HAYSİYETLİ YOLU, EGEMENLİĞİMİZİ VE DEVLETİMİZİ KORUYARAK YÜRÜYECEĞİZ”

* “ÖNEMLİ OLAN BAĞIMSIZLIK, KIBRIS TÜRK HALKI GELDİĞİ BU AŞAMADA ANAVATAN TÜRKİYE’NİN DE DESTEĞİYLE ARTIK BUNU HAK ETTİ”

* “TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜ BİZİM İÇİN FEVKALADE ÖNEMLİDİR. O BAKIMDAN KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ OLAN EGEMENLİK, BAĞIMSIZLIK VE TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜ BİZİM İÇİN VAZGEÇİLMEZDİR. BU ANLAYIŞLA CENEVRE’YE GİDİYORUZ”

 

DIŞİŞLERİ BAKANI ÇAVUŞOĞLU:“CENEVRE’DEKİ TOPLANTI GAYRI RESMİ, YENİ BİR MÜZAKERE BAŞLAMIYOR”

 

“KESİNLİKLE CRANS MONTANA’DA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM ETMEYECEĞİZ”

“TÜRK TARAFI FEDERAL ÇÖZÜM İÇİN ELİNDEN GELEN TÜM ÇABAYI GÖSTERDİ…İMKANSIZ OLANI KONUŞMANIN ANLAMI YOK”

 

ARKADA DEVAM

Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu KKTC’ye yaptığı ziyarette yoğun temaslarda bulundu.KKTC Dışişleri Bakanı Eruğruloğlu ile görüşen Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar tarafından kabul edildi.Tatar-Çavuşoğlu baş başa görüşmesinin ardından heyetler arasında Cenevre 5+1 toplantısı için hazırlıklar gözden geçirildi. KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde yer alan Parti Liderleri ile de Cumhurbaşkanlığı’nda Zirve yapıldı.Cumhurbaşkanı Tatar ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yoğun günün ardından basın toplantısı düzenledi,son gelişmeleri değerlendirerek gazetecilerin sorularını cevapladı. 

CUMHURBAŞKANI TATAR: “ARTIK FEDERASYON TEMELİNDE BİR ÇÖZÜM MÜMKÜN DEĞİL.” 

DIŞİŞLERİ BAKANI ÇAVUŞOĞLU:“CENEVRE’DEKİ TOPLANTI GAYRI RESMİ, YENİ BİR MÜZAKERE BAŞLAMIYOR

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye ile fikir birliğinde yeni bir siyaset geliştirildiğini, artık federasyon temelinde bir çözümün mümkün olmadığını, bu konjonktür ve  anlayışla o çerçevede bir anlaşmadan  ümit olmadığını kaydetti.

Egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan, ayrı, egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile Kıbrıs’ta kalıcı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’yle büyük fikir birliği içinde, mutabakatla bu siyaseti geliştirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” dedi.

Kıbrıs Türk halkının her zaman Anavatanı Türkiye’yi önemsediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Türk halkı Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz  için Türkiye’nin garantörlüğü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanlığı’nda yer alan ortak basın toplantısı saat 18.00’de başladı.

Basın toplatışında ilk sözü alan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve heyetinin zaman ayırıp KKTC’yi ziyaret etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Çavuşoğlu ve heyeti ile gerçekleştirilen görüşmelerde, yapılan değerlendirme ve açıklamaların hem kendilerine hem halka büyük bir destek olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre öncesinde yapılan toplantılardan memnuniyet duyduğunu söyledi.

 CENEVRE ÖNCESİ SON RÖTUŞ…

Bugün gerçekleştirilen görüşmelere değinen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, toplantılarda Cenevre öncesi son rötuşların yapıldığını ifade ederek, bilindiği üzere Kıbrıs konusunda artık yeni bir siyaset geliştirildiğini kaydetti.

Yıllardan beridir federasyon temelinde bir anlaşma için yapılan çalışmalara, özveri ve fedakarlıklara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, bu görüşme sürecinin 1968’lere dayandığını anımsattı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile Rum Yönetimi Lideri Glafkos Klerides arasında 1968 yılında başlayan sürecin, 1974’e kadar, Barış Harekatı sonrasında ise Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulması, 1977-79 Doruk Anlaşmaları dönemlerinde de devam ettiğini, federal temelde bir anlaşma için çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, son yıllarda Annan Planı ve Annan Planı sonrası yaşananlar ve 2017 yılında ise Crans Monta’nda yapılan çalışmalarla görüşme sürecinin devam ettiğine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Crans Montana’da Rum tarafı ve Kıbrıs Türk tarafının bir anlaşmaya varabilmesi için 11 gün her türlü iyi niyet göstergesini içeren bir çalışma yaptıklarını, ancak hiç bir neticeye ulaşılamadığını vurgulayarak, çünkü dünyanın tanıdığı Kıbrıs Rum tarafının bunun rahatlığı içinde olduğunu kaydetti.

 Kıbrıslı Türklerden gasp ettikleri ve işgal altında tutukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rahatlığı ve Annan Planı’ndan sonra tek taraflı ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak, hukuksuzluğun en fazlası yapılarak Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar,  4 Mart 1964’te 186 numaralı kararla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir bakıma işgal altında, Kıbrıslı Türklerin oradan dışlanması rahatlığı içinde olduklarını kaydetti.

Birleşmiş Milletlerin iyi niyeti çerçevesinde müzakere masalarına her ne kadar iki lider olarak oturulsa da, masadan kalkıldığında Rum tarafının yoluna Cumhuriyet olarak devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Ama biz maalesef izole ve kısıtlamalarla yolumuza devam ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu konjonktür ve bu anlayışla o çerçevede bir anlaşmadan  ümit olmadığını Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kendisine teyit ettiğini kaydetti.

“ARTIK FEDERAL TEMELDE BİR ANLAŞMA OLAMAZ”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2017’de paylaştığı ve genel olarak kabul görmüş bir anlayış var. Bu da artık federal temelde bir anlaşmanın olamayacağı, dolayısıyla Türk tarafının bundan sonra farklı fikirlerle masaya gideceği noktasında bir algı yerleşmiştir.

Benim Cumhurbaşkanı seçilmemeden sonraki, seçimlerden önce de egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan ayrı egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile Kıbrıs’ta kalıcı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabileceğini çeşitli ortamlarda söyleyerek, seçimlere girmiş ve kazanmış, ondan sonra bu yeni iradenin ortaya çıkmasıyla Türkiye’yle büyük fikir birliği içinde, mutabakatla bu siyaseti geliştirmiş, bunu Birleşmiş Miletler ve Avrupa Birliği çeşitli ülkelerin temsilcileri, büyükelçileri ve tabi ki çeşitli sivil toplum örgütü, kurum kuruluşlarla paylaştıktan sonra Türkiye’nin desteğini aldıktan sonra, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la çeşitli vesilelerle kendi aramızda tartıştıktan sonra bu siyasetin kabul görmesi, bu iradenin ortaya çıkması Kıbrıslı Türk halkının mücadelesinde geldiği aşamada fevkalede önemli bir gelişmedir.”

BİR GÜNDE GELİŞTİRİLEN BİR SİYASET DEĞİL…

Bunun bir günde geliştirilen bir siyaset olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu siyasetin arkasında yılların mücadelesi, 1968’de başlayan mücadele, verilen bir takım uğraşlar bulunduğunu vurguladı.

“Biz artık dünyaya ayrı bir halkız diyoruz”  şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere’nin 1960’da adayı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devrederken bütün belgelerin ortada olduğunu, adayı, egemenliği iki halka devrettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İki halkın bir tanesi Kıbrıs Türk halkıdır, dolayısıyla bizi bu süreçten dışlamaları, silah zoruyla Cumhuriyetin dışına itmeleri bize doğal olarak, aldığımız bütün mütalaalarda, hukuki olarak anayasal olarak, dünya çapında diplomatlardan; Kıbrıs Türk halkının artık kendi devletine sahip çıkması yönündedir.

 Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkını ifade edebilmesi ve ona göre bir anlaşma olamadıysa, ki şimdiye kadar olmamıştır, egemen eşitlik temelinde kendi devletiyle yola çıkması meşru bir hakkıdır.”

Kıbrıs’ta eğer hür bağımsız ve self determinasyon, yani kendi geleceğini tayin hakkı ve serbest bir düşünceyle bir anlaşmaya gidilecekse, yani kendilerine bir anlaşma empoze edilmeyecekse Kıbrıs Türk halkının elbette kendi egemenliği ve kendi devletiyle bir anlaşmaya girmek isteyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Eski anlayışta federal da olsa bir tek egemenlik unsuru vardı. Her ne kadar da oluşturucu devletlerden de bahsedilmiş olsa da, o oluşturucu devleteler bize göre egemen değillerdi. Egemence kelimeler kullanıldı, ama bana göre bunlar bir bakıma safsata veya aldatmacadır” dedi.

 “ÖNEMLİ OLAN BAĞIMSIZLIK”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Dolayısıyla bundan sonra biz BM’de şunu ifade edeceğiz, ‘devletten devlete’. Yani ilişki o şekilde geliştirilecektir. Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin işbirliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” şeklinde konuştu.

Anlaşma olduktan sonra KKTC’nin bu coğrafyada kendi hakkının geleceği için vereceği umut ve cesaretle ülkenin gelişmesini sağlayabileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, aynı zamanda da bütün Kıbrıs’ın bundan faydalanabilmesinin, bir bakıma herkesin kazan kazan formülüyle burada elde edilecek başarılardan, enerji kaynaklarının çalıştırılmasından ve diğer gelişmelerden fayda sağlayabileceğine işaret etti.

 BÖLGESEL İSTİKRARIN SAĞLANMASI

Bölgesel istikrarın sağlanmasının da bu yolla mümkün olabileceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, 1960 anlaşmalarının da öyle olduğunu, bölgesel barış ve uzlaşı için Türkiye ve Yunanistan’ın da burada bir denge unsuru olduğunu anımsattı.

 Garantörlük ve ittifak anlaşmalarının önemine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, şimdi de aynı şeyin geçerli olduğunu, Kıbrıslı Rumların AB’ye alınmış olmasının, Türkiye’nin buradan fedakarlık yapması anlamında olmadığını kaydetti.

 Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Kıbrıs Türk halkı her zaman Anavatanı Türkiye’yi her zaman önemsemiştir. Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz  için Türkiye’nin garantörü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır. Bugünkü toplantılarda gönül birliği, fikir birliği ve büyük bir mutabakat içinde bu toplantıya hazırlanmış olmaktan mutluluk duyuyorum.”

 

CUMHURBAŞKANI TATAR: “ŞİMDİYE KADAR İYİ ÇOCUK OLDUK DA NE OLDU, HİÇ BİR ŞEY VERMEDİLER, HEP ALDILAR”

 “EGEMEN EŞİTLİĞE DAYALI, YAN YANA  YAŞAYAN İKİ  BAĞIMSIZ DEVLET ŞEKLİNDEKİ YENİ BİR YOLA GİRİYORUZ, KAYBEDECEK BİR ŞEYİMİZ YOK”

“BAŞKA ÇAREMİZ YOK, DOĞRU, HAYSİYETLİ YOLU, EGEMENLİĞİMİZİ VE DEVLETİMİZİ KORUYARAK YÜRÜYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Şimdiye kadar iyi çocuk olduk da ne oldu, hiç bir şey vermediler, hep aldılar” diyerek, Türkiye ile KKTC’nin hak ve çıkarlarının örtüştüğünü ve egemen eşitliğe dayalı, yan yana  yaşayan iki  bağımsız devlet şeklindeki yeni bir yola giriyor olduklarını, kaybedecek bir şeyleri olmadığını söyledi.

Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin AB  içerisinde veto hakkıyla ve dayatmalarla, hellim meselesinde bile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin otoritesini bir bakıma Kuzey’e yaymak niyetiyle kendilerini sıkıştırdığını ve niyetlerini gösterdiklerini belirten Tatar, dolayısıyla kendilerinin de başka çareleri olmadığını, doğru, haysiyetli yolu, egemenliklerini ve devletlerini koruyarak yürüyeceklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mavlüt Çavuşoğlu Cenevre’de gerçekleştirilecek toplantıya yönelik hazırlık niteliğindeki görüşmeleri  sonrasında düzenledikleri basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

DENDİAS’IN DÜNKÜ ELEŞTİRİ VE TAVRI…

Çavuşoğlu’yla dün Ankara’da düzenledikleri basın toplantısında Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye’ye yönelttiği eleştirilerle, tavrının anımsatılması; Cenevre’deki toplantıda bunun masaya nasıl yansıyacağının sorulması ve bununla ilgili bir değerlendirme yapılmasının istenmesi üzerine Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Çavuşoğlu’na teşekkür ederek dünkü cevabının  yerinde olduğunu söyledi.

Tatar, Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin özellikle Kıbrıs sorunu bağlamında her toplantıda her vesile ile “Doğu Akdeniz’de biz ne Türkiye ne de  Kıbrıs Türk halkının haklarını asla yedirmeyiz, haklarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” demelerinin verdikleri mücadelenin en büyük  dayanağı ve temeli olduğunu  kaydetti.

TATAR: “DENDİAS’A O CEVAP VERİLMELİYDİ, ÇİZMEYİ AŞMIŞTIR”

Çavuşoğlu’nun Dendias’a verdiği cevabı ekranlardan izlerken Kıbrıs Türk halkının “bravo Çavuşoğlu’na”  dediğini ifade eden Tatar, “Orda o cevap verilmeliydi, çünkü çizmeyi aşmıştır, orda söylenmemesi gereken şeyler söylemiştir” dedi.

Doğu Akdeniz’deki yetki ve haklarının Yunanistan’ın iddia ettiği gibi olmadığını belirten Tatar, Kıbrıs Türk halkının da hakları bulunduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1900 km sahil şeridiyle Doğu Akdeniz‘de uluslararası hukuka ve KKTC ile yapılan anlaşmalara bağlı olarak Mavi  Vatan’da hakları bulunduğunu kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda 1571’den beri direndiğini ifade eden Tatar, TRT’de yayınlanan “Bir Zamanlar Kıbrıs”ın bir belgesel değil bir dizi olduğunu da söyledi ve neticede tüm dünyaya ve Türkiye halkına Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda yaşadığı soykırımı, vahşeti, direnişini gösterdiğini belirtti ve bu direnişin arkasında her zaman Türkiye’nin olduğunu  kaydetti.

ÇAVUŞOĞLU

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da aynı soruyU  yanıtlarken Yunanistan’la son bir buçuk yıldır gerginlikler yaşadıklarını, daha sonra diyalog yoluyla farklılıklarını görüşerek bir çözüm bulma anlayışının  ortaya çıktığını, Yunanistan’ın istememesi sebebiyle 5 yıl yapılmayan istikşafı görüşmeleri başlattıklarını, Dışişleri Bakanlıkları arasında siyasi istişareler de gerçekleştirdiklerini  anlattı.

Bakanlar olarak yaptıkları ve yapacakları karşılıklı görüşmelerden sonra iki lideri bir araya getirerek diyaloğu başlatma kararı aldıklarını, Dendias’ın Ankara ziyaretini de önemli bir yumuşatma fırsatı olarak gördüklerini  belirten Çavuşoğlu, gerçekleştirilen görüşmelerin güzel, samimi ve dostane bir ortamda geçtiğini anlattı.

Farklılıkların bir toplantıda ortadan kalkmasının mümkün olmadığını, istişarelerin başlamasının amacının bunları görüşmeye devam etmek olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, görüşmelerde iş birliklerini nasıl geliştirebileceklerini de konuştuklarını kaydetti ve Dendias ile ekibinin kendilerine “Biz basın toplantısında tartışma yaratacak konulara değinmeyeceğiz, dolayısıyla sizden de aynı yaklaşımı bekliyoruz” dediğini,  kendisinin de nezaket çerçevesinde yapıcı, gerginliği azaltmaya yönelik  bir konuşma gerçekleştirdiğini aktardı. Çavuşoğlu şöyle konuştu:

“Basın toplantısının beli bir noktasında Dendias gerçek dışı ithamlarla hem ülkemi hem milletimi  çelişkili ifadelerle suçlamaya başladı, bu neyi gösteriyor, baş başa bunları konuşuyorsunuz, basın önüne çıkıp aynı retoriği devam ettirmek nedir,  ben bu kavgayı devam ettirmek istiyorum demektir. Niye devam ettirmek istiyorsunuz, suçladığınız şeyler ne, bir kere bu maksimalist anlayışı, sözde Seville Haritası gibi anlayışları, kendilerini de inandırdılarsa, sürdürmekle bir yere varılamaz. ‘Egemenlik hakkımızı ihlal ediyor’ demek ‘Seville  Haritasını dayatıyorum, sen bunun dışına çıkamazsın’ demek. Oysa biz bu Seville Haritasını paçavraya çevirdik. Bunların geçerli olmadığını gösterdik, bunların bir anlamı yok.

Doğu Akdeniz Konferansı’nı biz bir araya gelelim hakça paylaşımı konuşalım diye önerdik. Dünyanın hiçbir yerinde 6 millik kara sularının üstünde 10 millik hava sahası talep eden bir ülke yok. Sadece Yunanistan, böyle hukuka aykırı bir talepte bulunuyorsun, sonra Türkiye  benim egemenlik haklarımı ihlal etti diyorsun. Biz ev sahibi olarak  gereken nezaketi gösterdik ama maalesef Dendias bunun dışına çıktı haddini de aştı, bende gereken cevabı devletim ve milletim adına.

Ayrıca Kıbrıs da konuşulduğu, Kıbrıs’la ilgili ithamlar da olduğu için  Kıbrıs Türk halkı adına karşılık vermek durumundaydım. Ayrıca Kıbrıs Türk halkı konusunda da aynı şekilde; Kıbrıs Türk halkının haklarını ve KKTC tamamen yok sayarak herşey Rum kesiminin dediğin zaman, karşı adımlarımızı da ihlal olarak gördüğünüz zaman, ki bize göre ihlal değil biz bundan sonra gene aynı yapıcı tavrımızı devam ettireceğiz. Yunanistan’ın da bu konuda samimi karar vermesi lazım.  Basın toplantılarında kavga etmeye mi devam edeceğiz, bu yaklaşımlarla gerginlik devam edecek, buna karar vermesi lazım. Dün bunu anlatmaya çalıştım”

“SÜREKLİ AB ARKAMDA DİYEREK BİR YERE VARMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Bu konuları Türkiye’yle Yunanistan’ın birlikte çözmesi gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, sürekli “AB arkamda diyerek” bir yere varmanın mümkün olmadığını ifade etti ve AB’nin retorikten öte destek veremeyeceğini Yunanistan’ın gördüğünü belirtti.

Çavuşoğlu, “Onlar sizi ancak kışkırtır, size silah satar, paranızı alıp geriye çekilir, iki açıklama yapar, bunun dışında bir faydası yok, iki komşu ülke olarak biz meselelerimizi bir birimizle konuşup beraber çözüm yolları bulmamız gerekiyor, Türkiye olarak biz bu yapıcı yaklaşımımızı devam ettirmek istiyoruz” diye konuştu.

AB’NİN CENEVRE’DE YER ALMAK İSTEMESİ…

AB’nin Annan Planı döneminde verdiği ve tutmadığı sözlerin hatırlatılması, Cenevre sürecinde AB’nin yer almak istemesi ve Yunanistan’ın Kıbrıs konusunu Türkiye’nin önüne engel olarak koyması yönündeki bakışın Cenevre’deki atmosferi nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine ise Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konularda cesaretle adım attığını, iki devletlilik konusunda açıklamalar yaptığını söyledi.

“ŞİMDİYE KADAR İYİ ÇOCUK OLDUK DA NE OLDU”           

“Şimdiye kadar iyi çocuk olduk da ne oldu, hiç bir şey vermediler, hep aldılar” diyen Tatar, Türkiye ile KKTC’nin hakları ve çıkarlarının örtüştüğünü ve egemen eşitliğe dayalı, yan yana  yaşayan eki bağımsız devlet şeklindeki yeni bir yola giriyor olduklarını, kaybedecek bir şeyleri olmadığını söyledi.

Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin AB  içerisinde veto hakkıyla ve kendilerine yaptıkları dayatmalarla, hellim meselesinde bile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin otoritesini bir bakıma Kuzey’e yaymak niyetiyle kendilerini sıkıştırarak ve zora sokarak niyetlerini gösterdiklerini belirten Tatar, dolayısıyla kendilerinin de başka çareleri olmadığını, doğru, yolu haysiyetli yolu, egemenliklerini ve devletlerini koruyarak yürüyeceklerini kaydetti.

TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, AB tarafından sadece Kıbrıs konusunda değil diğer konuşlarda da  verilen sözlerin tutulmadığını ve dolayısıyla güven kalmadığını söyledi.

Kıbrıs konusunda müzakere dışındaki konulara bakıldığı zaman da AB’nin KKTC’yi ve Kıbrıs Türk halkını tamamen yok saydığını  ve ne olursa olsun Rum kesimini desteklediğini kaydeden Çavuşoğlu, “Böyle olunca KKTC’nin de AB’ye güvenmemesini anlamanız lazım, o nedenle KKTC  ve buradaki garantör ülkeler de Cenevre’deki toplantıya AB’nin katılmasını istemedi. Ayrıca bu gayrı resmi bir toplantıdır, ortak zemin var mı yok mu o yoklanacak. Diğer taraftan ilerde müzakerelere tekrar yeni bir vizyonla başlama kararı alınırsa o zaman AB’yi ilgilendiren konular da olduğu için AB’yi bir gözlemci olarak davet edebiliriz” diye konuştu.

İnsani bir konu olan aşı konusunda bile AB’nin takındığı durumun ortada olduğunu belirten Çavuşoğlu, “ama sanmasınlar ki KKTC’yi biz kimseye muhtaç bırakırız, bırakmayız elbette. AB dürüst bir arabulucu olmak istiyorsa, dengeli ve objektif davranması ve destek vermesi lazım” dedi.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Kuran kursları konusundaki Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili bir değerlendirme istenmesi üzerine  de Cumhurbaşkanı Tatar, konuyla alakalı rahatsızlık duyduğunu, Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararı daha netleşmeden ülkedeki bazı kişi ve kuruluşların kışkırtmalarının  söz  konusu olduğunu kaydetti.

Konunun son derece hassas  olduğunu belirten Tatar, konuyla ilgili şöyle konuştu:

 “Bana verilen bilgiye göre, Kuran Kurslarının kapanması gibi bir durum yoktur, asla olamaz. KKTC’de böyle bir mesele olamaz. Bizler 1571  yılından beridir bu topraklarda Müslüman olarak geldik. Milli Eğitim Bakanı ile yaptığım istişareye göre süreç,   Milli Eğitim Bakanlığı  yetkilidir, o yetkiyi verecek ve denetleyecek şeklindedir.  Burada bir sıkıntı yaratılmaya çalışılıyor. Benim isteğim derhal Din İşleri Başkanlığı’nın da yetkilendirilmesi şeklindedir, çünkü bu işi icra eden esas itibarıyla Din İşleri Başkanlığıdır, düzeltilmesi ve kışkırtmalara son verilmesi dileğim ve temennimdir.  Esas olan birlik ve beraberliğimizin korunmasıdır ve KKTC anayasası açık ve nettir, inanç  ve ibadet özgürlüğü anayasanın verdiği bir haktır. Bir takım spekülasyonlara gerek yoktur”.

Çavuşoğlu da, Başbakan Ersan Saner ve Cumhurbaşkanı Tatar’a konuyla ilgili hassasiyetlerinden dolayı teşekkür etti ve bu konunun büyük bir hassasiyet yarattığını söyledi.

Yargının bağımsızlığına ve anayasa mahkemesinin verdiği kararın bağlayıcılığına, hukukun üstünlüğüne her ülkenin saygı duyduğunu, bunun mahkemenin verdiği bir kararı eleştirmemek demek olmadığını kaydeden  Çavuşoğlu, “Eleştirmek hakları olduğunu, çünkü mahkeme hukuka ya da talebe uygun bir karar vermediyse bunu ben eleştiririm” dedi.

Bu kararın anayasaya  ya da hükmüne göre verilmiş bir karar olmadığını, ideolojik bir karar olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“İdeolojik verilen bu kararın içinde ibareler yer almasa da daha sonra bu karara yön veren ve bunun uzantılarının yaptığı açıklamalar çok açık ve nettir. Yok laiklikmiş, yok başka bişeymiş, yasaklandı vs buna benzer ifadeleri de yorumları da gördük.

Laiklik herkesin din özgürlüğünü, inancını ve dinini öğrenme hakkının garantisidir. Peki anayasa mahkemesine baş vuran kişiler ne talep etmişti. Gerekçesi ne. Burada çalışan bazı bireyler ve sendikalar bu kişilerin özlük haklarıyla ilgili anayasa mahkemesine baş vurmuşlardır. Anayasa mahkemesine bu sebeple baş vurdukları halde anayasa mahkemesi konuyu buna getirip niye karar veriyor.

Ayrıca bu kararın zamanı da manidardır. Tam ramazan aynın ilk haftasında 2018’de yapılan bir başvurunun değerlendirilip karar bağlanması son derece manidardır.  Kimse kusura bakmasın yargıya saygımız vardır ama bu karar ideolojik bir karardır.

Elbette bunun düzeltilmesi konusunda Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yaptığı açıklamayı önemsiyoruz. Buradaki tüm Müslümanlar arasında hassasiyet yarattığı gibi Türkiye’de de bir hassasiyet yarattı. Halkımızın milletimizin hassasiyetini de bizzat Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip  Erdoğan dile getirmiştir. Temenni ederiz bundan sonra bu tür ideolojik yaklaşımlar olmasın, gerçek anlamda hukukun üstünlüğü tesis edilsin”  

 

ÇAVUŞOĞLU: “CENEVRE’DEKİ TOPLANTI GAYRI RESMİ, YENİ BİR MÜZAKERE BAŞLAMIYOR”

 

“KESİNLİKLE CRANS MONTANA’DA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM ETMEYECEĞİZ”

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cenevre’de 5+1 formatında yapılacak olan toplantının gayrı resmi olduğunu, yeni bir müzakerenin başlamadığını vurguladı.

Toplantıda müzakere için ortak bir zemin olup olmadığına bakılacağına işaret eden Çavuşoğlu, “Kesinlikle ve kesinlikle Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Cumhurbaşkanlığı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.

Ortak basın toplantısında konuşan Çavuşoğlu, ilk olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a teşekkür ederek, kendisinin de, Bakan Yardımcısı ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte KKTC’de bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, yapılan görüşmeler hakkında Cumhurbaşkanı Tatar’ın bilgi verdiğini, Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan görüşmeler öncesinde ise Dışişleri Bakanlığı’nda Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelerek, birçok konuyu değerlendirme imkanı bulduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın da söylediği gibi bu ziyaretin ve toplantıların amacının gayri resmi 5+BM toplantısı öncesi hazırlıkları gözden geçirmek olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bu doğrultuda son derece yararlı toplantılar yaptıklarını bildirdi.

“TÜRK TARAFI FEDERAL ÇÖZÜM İÇİN ELİNDEN GELEN TÜM ÇABAYI GÖSTERDİ”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu yola çıktığı günden bu yana egemen eşitlik temelinde, adada iki devletin iş birliği yapacağı bir çözüm modelini savunduğuna işaret eden TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Kıbrıs Türk halkı bu konuda kendisine tam destek verdi. Biz de TC olarak kuvvetle destekliyoruz. Elbette bu görüşe bir gecede varmadık. İki bölgeli iki toplumlu federal çözüm için Türk tarafı elinden gelen tüm çabayı iyi niyetle tüm platformlarda gösterdi. Bürgenstock’ta, Cenevre’de, Ada’da ve en son Crans Montana’da.”

“NE İKTİDARI NE REFAHI PAYLAŞMAK İSTERLER”

Rum-Yunan ikilisinin çözüm istermiş gibi gözükürken, Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini reddettiğini belirten Çavuşoğlu, her platformda da Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini kabul etmeyeceklerini vurguladıklarını kaydetti ve “Ne iktidarı ne refahı paylaşmak isterler” dedi.

Crans Montana’dan bu yana bu anlamda son 4 yılda değişen bir şey olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Önümüzdeki süreçte müzakerelerde elbette süresi geçmiş ve artık Kıbrıs Türk Halkı’nın iradesini yansıtmayan BM Güvenlik Konseyi kararlarına işaret ederek, federasyon modelini tekrar dayatmak istediklerini görüyoruz. Bu kararlar Annan Planı’nda var mıydı ? Vardı. Crans Montana’da var mıydı ? Vardı. Bir faydası oldu mu? Hayır hiçbir faydası olmadı. Bir faydası olamayan ve olmayacak kararları ve artık statükoya bürünmüş parametleri dayatmanın bir anlamı var mı? Hayır yok. İmkansızı dayatmanın sebebi ne? Birisi bunu gerçekten bize ve Kıbrıs Türk Halkı’na, Türkiye ve KKTC’ye anlatması lazım. Anlatabilmesi lazım.”

Çavuşoğlu, sonuçta Kıbrıs müzakerelerine bir kere daha başlarken 2017 Cenevre’de bir günlük mini konferansta, Ocak’ta Cenevre’de, Temmuz’da Crans Montana’ya kadar tüm görüşmelerde ve Crans Montana’da Rum tarafının masayı devirmesi sebebiyle başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yaptıkları açıklamalarla tüm muhataplara artık federasyonu müzakere etmeyeceklerini söylediklerini vurguladı. Çavuşoğlu, o gün KKTC adına müzakereleri yürüten kişilerin de bunu en ez kendileri kadar söylediğini belirtti.

“YENİ FİKİRLERİN, YENİ VİZYONUNUN GÖRÜŞÜLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ”

“Biz artık federal çözüm için zaman kaybetmeyeceğimizi, yeni fikirlerin, yeni vizyonunun görüşülmesi gerektiğine inanıyoruz” diyen Çavuşoğlu, bunun için de Ada’daki gerçekler çerçevesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir, tüm taraflar için de kazan-kazan getirecek bir çerçeve, bir vizyon ortaya koyduklarına vurgu yaptı.

“Sadece bunu istiyoruz demiyoruz, bir vizyonla biz önümüzdeki süreçteki toplantılara katılacağız” ifadelerini kullanan TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bu vizyonun, Ada’daki iki devletin egemen eşitliği temelinde iş birliği yapması, iki tarafın eşit uluslararası statüye sahip olmaları ve birbirlerini karşılıklı tanımaları olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, bu sağlandıktan sonra aynı adada yaşayan ve yaşayacak olan iki devletin, egemen eşitlikleri temelinde iş birliği yapabileceğini, fırsatları değerlendirebileceğini söyledi.

“CENEVRE’DEKİ TOPLANTI GAYRI RESMİ, YENİ BİR MÜZAKERE BAŞLAMIYOR”

“Biz, gerçek, anlamlı, eşit ve sonuç getirecek yeni bir müzakere süreci başlatılmasını istiyoruz ve ancak bu çerçevede bir müzakere süreci başlamasının faydalı olabileceğini düşünüyoruz” diyen Çavuşoğlu, Cenevre’de 5+1 formatında yapılacak olan toplantının gayrı resmi olduğunu, yeni bir müzakerenin başlamadığını vurguladı.

“KESİNLİKLE CRANS MONTANA’DA KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM ETMEYECEĞİZ”

Toplantıda müzakere için ortak bir zemin olup olmadığına bakılacağına işaret eden Çavuşoğlu, “Kesinlikle ve kesinlikle Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz” dedi.

Çavuşoğlu, önümüzdeki süreçte sonuç ne olursa olsun, Türkiye olarak her zaman KKTC ve Kıbrıs Türk Halkı’nın yanında olacaklarını belirterek, “Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği ve refahı Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Halkı’nın güvenliği ve refahıdır. Bu anlayışla çalışmaya devam edeceğiz” vurgusu yaptı.

Çavuşoğlu son olarak, bugün faydalı toplantılar gerçekleştirdiklerini belirterek, bu nedenle Cumhurbaşkanı Tatar’a teşekkür etti.

 

CUMHURBAŞKANLIĞI’NDA HEYETLER ARASI GÖRÜŞME

 Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun baş başa görüşmesinin ardından heyetler arası görüşmeye geçildi.

CUMHURBAŞKANLIĞI’NDA MECLİS’TE TEMSİL EDİLEN PARTİLERİN BAŞKANLARIYLA TOPLANTI YAPILDI…Cumhurbaşkanlığı’nda, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin başkanlarıyla toplantı yapıldı.Yaklaşık 1.5 saat süren toplantıya, UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ersan Saner, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, HP Genel Başkanı Kudret Özersay, DP Genel Başkanı ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ile YDP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Erhan Arıklı katıldı.TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit toplantıya katılmadı.

 




  • RMMO KOMUTANI ZERVAKİS’İN KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF ÇIKTI ... +Detaylı Bilgi
  • LİMASOL’DA PROTESTO GÖSTERİLERİ ... +Detaylı Bilgi
  • NURİS: ANASTASİADİS’İN “KULLANIM KAYBI TAZMİNATI” VAADİ YERİNE GETİRİLEMEZ ... +Detaylı Bilgi
  • HER 10 RUM’DAN 6’SI GÜNEY KIBRIS’TAKİ DEVLETİN “YOLSUZLUK DEVLETİ” OLDUĞUNA İNANIYOR ... +Detaylı Bilgi
  • RUM SAVUNMA BAKANI’NDAN TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİ ... +Detaylı Bilgi
  • ROLANDİS: “KAYBEDİLMİŞ FIRSATLAR, KAYBEDİLMİŞ VATANLARA GÖTÜRÜR” ... +Detaylı Bilgi
  • ŞİLLURİS: “KIBRIS SALDIRGAN VE YAYILMACI GÜÇLERE KARŞI KENDİNİ SAVUNMAYA HAZIRDIR” ... +Detaylı Bilgi
  • İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: GÜNEY KIBRIS’TA, DÜZENSİZ GÖÇMENLERE KÖTÜ MUAMELE YAPILIYOR ... +Detaylı Bilgi