TAVİZCİ AKINCI KARA BULUT GİBİ ÜSTÜMÜZE ÇÖKMEYİ SÜRDÜRÜYOR
Görevde bulunduğu 5 yılı aşkın süre içerisinde federasyon için akla hayale gelmedik tavizler veren, siyasi eşitliğimizden,Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden, 1960 Antlaşmaları çerçevesindeki kazanımlarımızdan vazgeçen,Maraş’ı,Güzelyurt’u ve birçok yerleşim yerini,KKTC topraklarının yüzde yirmisini Ruma peşkeş çeken, bütün verdiği ödünlere rağmen federasyon çözümünü başaramayan 4.Cumhurbaşkanı tavizci Akıncı, 5+1 gayrıresmi Kıbrıs Konferansı’na sayılı günler kala Rum ağzıyla,İngiliz,ABD,Avrupa Birliği ağzıyla sosyal medyadan Kıbrıs Türk halkının 18 Ekim iradesine saldırdı…
Tavizci Akıncı Nisan 2015’te göreve geldiğinde “halk beni federasyon görüşmek için seçti,federasyondan başka birşey görüşmem” diyerek 5 yılımızı heba etmiş, Temmuz 2017’de Crans Montana’da gerçekleşen 5’li Konferans’a giderken “Bu bizim neslimizin son denemesidir’ demiş,Crans Montana çöküşünden sonra da “yeni fikirlere ihtiyaç vardır” diyerek ‘AB içerisinde iki ayrı devlet’ önererek federasyonun başarısızlığını ilan etmişti.
Aynı Akıncı Nisan 2018’de Guterres Çerçevesini kabul ettiğini açıklayarak,federasyonu canlandırmaya çalışmış,BM Genel Sekreteri Guterres’in görevlendirdiği Jane Holl Lute ile sayısız görüşme yaparak ,Anastasiadis’le 2,li,3’lü toplantılar gerçekleştirerek müzakerelerin yeniden başlaması için ‘ortak zemin’ aramış, ne var ki yeni bir süreç için ‘referans şartlarında’ dahi Rum tarafı ile uzlaşma sağlayamamıştı.
Akıncı normal şartlarda Nisan 2020’de gerçekleşmesi gereken Cumhurbaşkanlığı seçimine aylar kala 25 Kasım 2019’da Berlin’de 3’lü Zirve planlayarak, seçime giderken, kendine siyasi avantaj sağlayacağını umduğu içi boş bir mutabakatı Kıbrıs Türk halkına umut olarak sunmuş,olayları yakından takip eden Kıbrıs Türk halkı ise Akıncı’nın tezgahını görerek Onu 18 Ekim’de alaşağı etmiş, halkımızın ,devletimizin geleceği ile daha fazla oynamasına müsaade etmemişti.
Tavizci Akıncı 18 Ekim’de halkımızın ortaya koyduğu iradeyi ve seçim mağlubiyetini içine sindiremedi,demokratik seçimin sonuçlarını bir türlü hazmedemedi. Akıncı, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın ortaya koyduğu ve Anavatan Türkiye’nin desteklediği egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalı çözüme karşı Rum-Yunan ikilisinin,ABD,İngiltere ve Avrupa Birliği’nin safhında yer alarak,devletimize inanmadığını birkez daha gözler önüne seren talihsiz bir açıklamayı dün sosyal medya hesabından paylaşma gafletine düştü.
Tavizci Akıncı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Kıbrıs sorununun tek çözümünün -ölmüş,bitmiş,tükenmiş,52 yıl sonuç alınamayan- federasyon olduğunu iddia etti , federasyonun terkedilmesinin Rum tarafının elini güçlendireceğini yazdı.
TAVİZCİ AKINCI HALKIN İRADESİNE SAYGI GÖSTERMEYEREK, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME, DEVLETİMİZİN TANINMASINA KARŞI DURUŞUNU SÜRDÜRDÜ…ANAVATAN TÜRKİYE’YE KARŞI KİN KUSMAKTAN GERİ KALMADI..
BAŞARISIZ OLDUN, HİÇBİR SÖZÜNÜ YERİNE GETİRMEDİN, İNANILMAZ TAVİZLER VEREREK KIBRIS TÜRKÜNE ZARAR VERDİN,KIBRIS TÜRK HALKININ VE BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN GÜVENİNİ YİTİRDİN..TASFİYE EDİLDİN. ARTIK RAHAT DURRRR…
AKINCI GÖLGE ETME !
DAHA FAZLA ZARAR VERME..
Tavizci Akıncı dünkü sosyal medya paylaşımında felaket tellalığı yaparak,egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalı çözüm siyasetimizi karalamış,ortaya koyduğu eskimiş,başarısızlığı tescilli fikirlerle Kıbrıs Türk halkını yeni bir çıkmaza,felakete yönlendirmeye kalkıştı.
Akıncı kavramlarla oynamayı tercih ettiği sosyal medya paylaşımında egemen olmayan gücü zayıf ‘kurucu devletçikleri’, ‘egemen ve uluslararası anlaşma yapma niteliğinde bağımsız güçlü devletler’ olarak göstermeye yeltenerek halkımızı her zaman yaptığı gibi kandırmaya çalıştı.
Akıncı tanınma talep etmemiz halinde Türkiye’nin garantörlüğünden de vazgeçmiş sayılacağımız gibi saçma sapan iddiasını yineledi.
Tavizci Akıncı dünkü paylaşımında KKTC’nin görünür bir gelecekte ayrı bir devlet olarak tanınma olasılığı olmadığını,Türkiye ile olan bağımlılık ilişkisinin artarak yeni bir evreye ulaşacağını söyleyerek içindeki Türkiye düşmanlığını,Kıbrıs Türkünün Anavatanla yakınlaşmasından duyduğu endişe ve korkuyu da net bir şekilde ortaya koydu.
(Konu ile ilgili detay ve yorum Hüseyin Macit Yusuf’un sayfa 2’deki köşe yazısında)