CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR CUMA GÜNÜ CUMHURBAŞKANLIĞINDA KABUL ETTİĞİ AB DIŞ İLİŞKİLER VE GÜVENLİK POLİTİKASI YÜKSEK TEMSİLCİSİ VE AVRUPA KOMİSYONU BAŞKAN YARDIMCISI JOSEP BORRELL’E EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE İKİ DEVLETLİ SİYASETİMİZİ AYRINTILARIYLA ANLATTI.GERİ ADIMIN SÖZKONUSU OLMADIĞINI, FEDERASYON GÖRÜŞMEYECEĞİNİ BİLDİRDİ.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar AB’nin Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell'i kabul ederek görüştü. Yaklaşık iki saat süren görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Tatar basına sözlü ve yazılı açıklamada bulundu.

CUMHURBAŞKANI TATAR : “Sayın Borrell’e öncelikle, hem Kıbrıs Adası’nda hem de Doğu Akdeniz Bölgesi’nde güvenlik, istikrar ve işbirliği ortamının yaratılmasının elzem olduğunu ifade ettim. Kendilerinin de paylaştığı bu hedeflere ulaşabilmemiz için şart olan en önemli unsurun, AB’nin mevcut gerçekler ışığında taraflara yaklaşması olduğunu söyledim. Güney Kıbrıs liderliğinin KKTC’de herhangi bir otoritesi ve yetkisi bulunmadığını, bunun kendileri tarafından da çok net bilindiğini ifade ederek, gerçekler ışığında davranmaları konusunda beklentilerimizi de ilettim.Tüm bu gerçeklerin doğurduğu bir gereklilik olarak tarafımızın Kıbrıs Türk Halkının özünde var olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsüne saygı gösterilmesi gerektiğinde ısrarcı olduğumuzu da anlattım.”   

HAKLARIMIZI ANLATTIK, İRADEMİZE SAYGI İSTEDİK,İYİ NİYETİMİZİ ORTAYA KOYDUK,ALTERNATİFSİZ OLMADIĞIMIZI, ONURLU ÇÖZÜMDEN YANA OLDUĞUMUZU BİLDİRDİK...

Cumhurbaşkanı Tatar’dan Borrell’e;

“RUMUN OTORİTESİNİ KUZEYE YAYAMAZSINIZ, EGEMENLİĞİMİZİ PAYLAŞMAYIZ”

“TARAFSIZ OLMAYAN AVRUPA BİRLİĞİ’NİN 5+BM TOPLANTISINA KATILIMI SÖZKONUSU DEĞİL”

“ARTIK EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE, YAN YANA YAŞAYAN İKİ DEVLETİN İŞ BIRLİĞİNE DAYALI BİR ANLAŞMANIN OLABİLECEĞİNİ, ALTERNATİFSİZ OLMADIĞIMIZI AKTARDIK" 

"Çetin ve kritik tartışmalar gerçekleştirdik"

*“Gayri resmi toplantının amacı BM Genel Sekreteri’nin şahsıma gönderdiği davet mektubunda da açıkça ifade edildiği üzere iki taraf arasında resmi müzakerelere geçilip geçilemeyeceğini tayin edecek ortak zemin arayışıdır. Buradan bir kez daha yinelemek istiyorum şu an taraflar arasında anlaşılmış bir ortak müzakere zemini bulunmamaktadır.” 

*“Yeşil Hat kapsamında diğer ürünlere uygulanan metodun Hellim için de geçerli olması gerektiğidir. Özellikle Yeşil Hat ticaretinde gerekli olan denetimi yapacak olan denetçilerin ya Komisyon tarafından ya da iki Lider tarafından atanması gerekmektedir.”

*“Rum tarafı AB vatandaşları dahil olmak üzere kişilerin ülkemize geçişinde sorunlar çıkarmakta ve buna da gerekçe olarak pandemi önlemlerini göstermektedir. Pandemi sonrası döneme hazırlandığımız bugünlerde Yeşil Hat Tüzüğüne de aykırı bu uygulamanın sonlandırılması gerekmektedir. AB’nin bu konuda Rum tarafına gerekli uyarıları yapmasını talep ettik. “ 

*“Borrell’e hem KKTC hem de Güney Kıbrıs’ın pandemiden ekonomik olarak zarar gördüğünü, iş birliği yapmamız halinde de bu zararları daha hızlı şekilde kapatabileceğimizi aktardım.”

 

(Konu ile ilgili detaylı bilgi ve yorum sayfa:2’de Hüseyin Macit Yusuf’un köşe yazısında)

 

 

ARKADA DEVAM

 

HAKLARIMIZI ANLATTIK, İRADEMİZE SAYGI İSTEDİK,İYİ NİYETİMİZİ ORTAYA KOYDUK,ALTERNATİFSİZ OLMADIĞIMIZI, ONURLU ÇÖZÜMDEN YANA OLDUĞUMUZU BİLDİRDİK...

 

Cumhurbaşkanı Tatar’dan Borrell’e kesin tavır;

“RUMUN OTORİTESİNİ KUZEYE YAYAMAZSINIZ, EGEMENLİĞİMİZİ PAYLAŞMAYIZ”

 

“TARAFSIZ OLMAYAN AVRUPA BİRLİĞİ’NİN 5+BM TOPLANTISINA KATILIMI SZÖKONUSU DEĞİL”

 

 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Cuma gününde AB’nin Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell'i kabul ederek görüştü. Yaklaşık iki saat süren görüşme ile ilgili Cumhurbaşkanı Tatar'ın basına yaptığı yazılı açıklaması şöyledir:

"Sayın Borrell’le yapıcı ve verimli olarak nitelendirebileceğim bir görüşme gerçekleştirdik. Kendilerini ve heyetini Cumhurbaşkanlığında, çalışma ofisimde ağırlamaktan memnuniyet duyduğumu da ifade etmek istiyorum.   Bildiğiniz gibi, Sayın Borrell’in, AB’nin Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi aynı zamanda Komisyon Başkan Yardımcısı olması hasebiyle kendisinin görev alanına giren, gerek AB ile olan ikili ilişkilerimiz, gerek Kıbrıs konusu, gerekse Doğu Akdeniz bölgesine dair birçok konuya değinme ve bu hususları değerlendirme fırsatı bulduk.  

Sayın Borrell’e öncelikle, hem Kıbrıs Adası’nda hem de Doğu Akdeniz Bölgesi’nde güvenlik, istikrar ve işbirliği ortamının yaratılmasının elzem olduğunu ifade ettim. Kendilerinin de paylaştığı bu hedeflere ulaşabilmemiz için şart olan en önemli unsurun, AB’nin mevcut gerçekler ışığında taraflara yaklaşması olduğunu söyledim. Güney Kıbrıs liderliğinin KKTC’de herhangi bir otoritesi ve yetkisi bulunmadığını, bunun kendileri tarafından da çok net bilindiğini ifade ederek, gerçekler ışığında davranmaları konusunda beklentilerimizi de ilettim.  

Tüm bu gerçeklerin doğurduğu bir gereklilik olarak tarafımızın Kıbrıs Türk Halkının özünde var olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsüne saygı gösterilmesi gerektiğinde ısrarcı olduğumuzu da anlattım.   

Bildiğiniz üzere 5+BM gayri resmi toplantısına hem yer hem de tarih olarak diğer 4 katılımcı gibi biz de onayımızı verdik. Bu toplantı 27-29 Nisan tarihlerinde Cenevre’de yapılacaktır.  

Gayri resmi toplantının amacı BM Genel Sekreteri’nin şahsıma gönderdiği davet mektubunda da açıkça ifade edildiği üzere iki taraf arasında resmi müzakerelere geçilip geçilemeyeceğini tayin edecek ortak zemin arayışıdır. Buradan bir kez daha yinelemek istiyorum şu an taraflar arasında anlaşılmış bir ortak müzakere zemini bulunmamaktadır. 

Yeni vizyonumuzu paylaştığım Sayın Borrell’e, Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim bu toplantıya kararlı ve yapıcı bir şekilde hazırlandığımızı, iki devletin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü temelinde, adil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm için ortaya koyduğumuz vizyonu ayrıntılı olarak katılımcılara aktaracağımızı ifade ettim. Biliyorsunuz bizim yeni vizyonumuz içerisindeki en önemli unsur iki devlet arasında bir iş birliği ilişkisi kurmaktır. İşte bu unsur mevcut gerçeklerin kabul edilmesiyle Kıbrıs Adası’nı gerginlik veya sorunlarla anılan bir Ada değil bir refah adası, bir cazibe merkezi haline getirecek önemli bir unsurdur. Ayrıca bunun sağlanması, Kıbrıs sorunuyla ilgili tüm taraflarca sürdürülemez olarak nitelendirilen statükoyu da olumlu yönde değiştirecek, İki Halkın, Kıbrıs Adası’nın ve bölgemizin güvenlik, istikrar, refah ve geleceğine de büyük katkı yapacaktır.  

Sayın Borrell’e ayrıca 5+BM gayri resmi toplantısına katılımlarını kabul edemeyeceğimizi de söyledim. Biliyorsunuz hem Yunanistan hem de Güney Kıbrıs AB üyesidir AB’nin bu toplantılarda tarafsız şekilde yer alması gerçekçi değildir. Gayri resmi toplantıya BM, iki taraf ve 3 Garantör ülkenin katılacağı herkesin malumudur. Ancak ikili görüşme isterlerse bunun mümkün olabileceğini de söyledim. 

Son zamanlarda AB ile en fazla mesai yaptığımız konu Hellim konusudur. Hellimin Coğrafi Tescili ve Yeşil Hat üzerinden ticaretiyle ilgili son detaylar kalmıştır. Rum tarafı süreci geciktiren bazı konularda sorun çıkartmaktadır. Bizim bugün de vurguladığımız şekliyle, Yeşil Hat kapsamında diğer ürünlere uygulanan metodun Hellim için de geçerli olması gerektiğidir. Özellikle Yeşil Hat ticaretinde gerekli olan denetimi yapacak olan denetçilerin ya Komisyon tarafından ya da iki Lider tarafından atanması gerekmektedir. Beklentimiz bu konunun gayri resmi toplantı öncesi çözülmesidir. 

Bildiğiniz üzere Rum tarafı AB vatandaşları dahil olmak üzere kişilerin ülkemize geçişinde sorunlar çıkarmakta ve buna da gerekçe olarak pandemi önlemlerini göstermektedir. Pandemi sonrası döneme hazırlandığımız bugünlerde Yeşil Hat Tüzüğüne de aykırı bu uygulamanın sonlandırılması gerekmektedir. AB’nin bu konuda Rum tarafına gerekli uyarıları yapmasını talep ettik.  

Yeşil Hat ticaretinin en önemli ürünlerinden olan patates ticaretinde sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorun da AB Komisyonu tarafından atanan denetçi listesinde sadece bir kişi kalmış olmasıdır. Bahse konu teknik görevli ekim zamanı gelemediğinden yaklaşık 2000 ton patatesin ticareti yapılamamaktadır. Sayın Borrell’den bu konunun acil ve pratik şekilde çözümüne yönelik girişim yapmasını istedik. 

Bilindiği üzere AB covid-19 etkileriyle ekonomik olarak mücadele kapsamında bir kurtarma paketi hazırlamıştır. Bu paket kapsamına, çok yıllı kaynak paketiyle birlikte, Güney Kıbrıs’a 2.7 milyar Euroluk bir pay ayrılmıştır. Kendilerinin aldıkları kararla hayata geçirdikleri mali yardım tüzüğü kapsamında KKTC’ye çok yıllı program çerçevesinde 7 yıl için ayrılan miktar 240 milyon Euro’dur, bu miktar aynı kalmıştır. Kendilerinden talebim, aynı Güney Kıbrıs’a yaptıkları gibi tarafımıza da kurtarma paketinden pay ayrılmasıdır. Böylesine bir durum iki taraf arasındaki ekonomik farklılıkların giderilmesine de yardımcı olacaktır. 

Borrell’e hem KKTC hem de Güney Kıbrıs’ın pandemiden ekonomik olarak zarar gördüğünü, iş birliği yapmamız halinde de bu zararları daha hızlı şekilde kapatabileceğimizi aktardım. Örneğin bunun, turizm alanında müşterek atılacak pratik adımlarla başlanabileceğini ve bu doğrultuda geçiş kapılarının eski düzenlemeleriyle yeniden açılabilmesine yönelik Kıbrıs Rum tarafıyla iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu belirttim. 

Aşılar konusu bize göre Rum tarafının gereksiz engellemesi dolayısıyla istenilen şekilde tarafımıza iletilememektedir. AB’nin tüm ada için gönderdiği aşılardan Halkımıza ayrılanın çok altında bir rakam şu anda kadar iletilmiştir. Bugün gelen aşılarla birlikte bu rakam 10.570 dozdur. Yani AB kaynaklarından takip ettiğimiz üzere Rum tarafının elde ettiğinin ancak 10’da biridir. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesi için Borrell’den girişim yapmasını istedik. Aynı durum hızlı test kitleri için de geçerlidir. Tarafımıza iletileceği duyurulan 75.000 test kiti hala iletilmemiştir.  

 

Bildiğiniz üzere Rum tarafının tahakkümcü ve paylaşmayı reddeden tavrından dolayı Doğu Akdeniz Bölgesinde bir gerginlik hakimdir. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu konuların halli için bölgesel bir hidrokarbon önerisi yapmıştır. Sayın Borrell de bu fikrin yaşama geçmesi için uğraşanlardan biridir. Biz kendisine Rum tarafıyla eşit seviyede ve statüde bölgemizin barış ve istikrarına katkı sağlayacak bu toplantıya katılmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ettik."

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından basına açıklamalarda bulundu.

"SAMİMİ BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİ"

Josep Borrell ile samimi bir görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs sorunu, hellim, patates, finansal destekler, hidrokarbon ve aşı konusunda uzun uzun tartıştıklarını aktardı.

Çetin ve kritik konuşmaların yapıldığını dile getiren Tatar, Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarının müdafa edilmesi için beklentilerini aktardıklarını söyledi.

"AB'NİN TARAFSIZ OLAMAYACAĞINI SÖYLEDİK"

Tatar, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olması nedeniyle, Cenevre’de gerçekleşecek 5+1 toplantısında AB’nin gözlemci statüsüyle toplantıya katılmasının doğru olmayacağını, AB’nin tarafsız olmasının beklenemeyeceğini belirtti. Bunu Borell’e de aktardıklarını söyleyen Tatar, Kıbrıs sorununun egemenlik meselesi olduğunu, AB’nin çok da tarafsız olamayacağını ilettiklerini, Cenevre’ye iyi niyetle, yeni fikirlerle gidileceğini aktardıklarını söyledi.

Tatar açıklamarına şöyle devam etti:

“Kıbrıslı Rumların yönetim ve zenginliği adil bir şekilde paylaşmak istemediklerini, bunu en iyi bilenler arasında AB üyeleri olduğunu, tek çıkış yolunun iki devletlilik olduğunu samimiyetle paylaştık. Onlar da bir takım yeni şeyler öğrendiğini, amaçlarının Kıbrıs’ta istikrar sağlanması olduğunu, Kıbrıs’ın çözülmüş bir mesele olarak kabul edilmesini, nihai çözümü önemsediklerini dile getirdi. Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa, iki tarafın da onayının gerektiği düşünülürse Kıbrıslı Türklere hak ettiği itibar ve öneminin verilmesi gerektiğini ifade ettik.”

"ALTERNATİFSİZ OLMADIĞIMIZI AKTARDIK"

“Alternatifsiz değiliz. Kıbrıs’ta bir anlaşma için ciddi uğraş veriyoruz. Ama gelinen aşamada KKTC devletiyle yolumuza devam edebileceğimizi söyledik” diyen Tatar, “AB nimetlerinden faydalanbilrsiniz şeklinde bir takım ifadeler kullanıldı ama biz ulusal çıkarlarımızı, ulusal onurumuzu feda etmeyeceğimizi söyledik” dedi.

Tatar, Kıbrıslı Türklerin de AB’nin bir parçası olarak, AB’de geleceğini gören halk olarak daha fazla ilgi ve alaka beklediğini aktardıklarını söyledi.

HELLİM KONUSU...

Hellim konusunu görüştüklerini söyleyen Tatar, “Her ne kadar coğrafik tescille hellimin AB’ye pazarlanması ve birtakım avantajlar elde edilmesi için uğraş verilse de politik ve siyasi duruşun Kıbrıslı Türkler için önemli olduğunu söyledik. Yeşil Hat Tüzüğü bağlamında bal ve balıkçılık için de aynı şekilde uygulamanın devam etmesi gerektiğini savunduk” dedi ve şöyle ekledi:

"Son zamanlarda AB ile en fazla mesai yaptığımız konu Hellim konusudur. Hellimin Coğrafi Tescili ve Yeşil Hat üzerinden ticaretiyle ilgili son detaylar kalmıştır. Rum tarafı süreci geciktiren bazı konularda sorun çıkartmaktadır. Bizim bugün de vurguladığımız şekliyle, Yeşil Hat kapsamında diğer ürünlere uygulanan metodun Hellim için de geçerli olması gerektiğidir. Özellikle Yeşil Hat ticaretinde gerekli olan denetimi yapacak olan denetçilerin ya Komisyon tarafından ya da iki Lider tarafından atanması gerekmektedir. Beklentimiz bu konunun gayri resmi toplantı öncesi çözülmesidir. "

Tatar, AB yetkililerine “Hellim gibi küçük bir sorununu çözemezsek Kıbrıs sorununu nasıl çözeceğiz”  telkinini yaptığını söyledi.

"İKİ DEVLETİN İŞ BİRLİĞİNE DAYALI BİR ANLAŞMANIN OLABİLECEĞİNİ SÖYLEDİK"

Kıbrıs meselesiyle ilgili yapılan konuşmalara değinen Tatar, “Artık egemen eşitlik temelinde, yan yana yaşayan iki devletin iş birliğine dayalı bir anlaşmanın olabileceğini söyledik. Annan Planına Rumların ‘hayır’ demesine rağmen AB’ye alınmasıyla Kıbrıs meselesinin daha karışık hale geldiğini ilettik” dedi.

Aşı konusunda Kıbrıslı Türklerin haksızlığa uğradığını söyleyen Tatar, “Rum tarafının gereksiz engellemesi dolayısıyla istenilen şekilde tarafımıza iletilememektedir. AB’nin tüm ada için gönderdiği aşılardan Halkımıza ayrılanın çok altında bir rakam şu anda kadar iletilmiştir. Bugün gelen aşılarla birlikte bu rakam 10 bin 570 dozdur. Yani AB kaynaklarından takip ettiğimiz üzere Rum tarafının elde ettiğinin ancak 10’da biridir. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesi için Borrell’den girişim yapmasını istedik. Aynı durum hızlı test kitleri için de geçerlidir. Tarafımıza iletileceği duyurulan 75 bin test kiti hala iletilmemiştir" dedi.

Tatar, Rum tarafının tahakkümcü ve paylaşmayı reddeden tavrından dolayı Doğu Akdeniz Bölgesinde bir gerginliğin hakim olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu konuların halli için bölgesel bir hidrokarbon önerisi yapmıştır. Sayın Borrell de bu fikrin yaşama geçmesi için uğraşanlardan biridir. Biz kendisine Rum tarafıyla eşit seviyede ve statüde bölgemizin barış ve istikrarına katkı sağlayacak bu toplantıya katılmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ettik" ifadelerini kullandı.

"KIBRISLI TÜRKLERE YARDIM VE KATKILARIN ARTTIRILMASI GEREKTİĞİNİ BİLDİRDİK"

Finansal destek konusunu da konuştuklarını bildiren Tatar şunları söyledi:

“Güney Kıbrıs AB’ye alındığında, Kıbrıslı Türklere yapılanın telafisi için Yeşil Hat Tüzüğü ve bir takım tüzükler geçirildi. Kıbrıslı Rumlara niyet edilen katkıların arttırıldığı ama bizlere vaad edilen rakamın altında olduğunu ifade ettik. AB Koronavirüs etkileriyle ekonomik olarak mücadele kapsamında bir kurtarma paketi hazırlamıştır. Bu paket kapsamına, çok yıllı kaynak paketiyle birlikte, Güney Kıbrıs’a 2.7 milyar Euroluk bir pay ayrılmıştır. Kendilerinin aldıkları kararla hayata geçirdikleri mali yardım tüzüğü kapsamında KKTC’ye çok yıllı program çerçevesinde 7 yıl için ayrılan miktar 240 milyon Euro’dur, bu miktar aynı kalmıştır. Kendilerinden talebim, aynı Güney Kıbrıs’a yaptıkları gibi tarafımıza da kurtarma paketinden pay ayrılmasıdır. Böylesine bir durum iki taraf arasındaki ekonomik farklılıkların giderilmesine de yardımcı olacaktır."

Patateslerin güney üzerinden AB’ye satılması noktasında denetim gerektiğini dile getiren Tatar, “AB’den denetçi pandemi nedeniyle gelemiyor. 2 bin ton patatesin üreticinin elinde kaldığını ifade ettik. Gereğini yapacaklarını söyledi” diye konuştu.

 

 

 




  • RMMO KOMUTANI ZERVAKİS’İN KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF ÇIKTI ... +Detaylı Bilgi
  • LİMASOL’DA PROTESTO GÖSTERİLERİ ... +Detaylı Bilgi
  • NURİS: ANASTASİADİS’İN “KULLANIM KAYBI TAZMİNATI” VAADİ YERİNE GETİRİLEMEZ ... +Detaylı Bilgi
  • HER 10 RUM’DAN 6’SI GÜNEY KIBRIS’TAKİ DEVLETİN “YOLSUZLUK DEVLETİ” OLDUĞUNA İNANIYOR ... +Detaylı Bilgi
  • RUM SAVUNMA BAKANI’NDAN TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİ ... +Detaylı Bilgi
  • ROLANDİS: “KAYBEDİLMİŞ FIRSATLAR, KAYBEDİLMİŞ VATANLARA GÖTÜRÜR” ... +Detaylı Bilgi
  • ŞİLLURİS: “KIBRIS SALDIRGAN VE YAYILMACI GÜÇLERE KARŞI KENDİNİ SAVUNMAYA HAZIRDIR” ... +Detaylı Bilgi
  • İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: GÜNEY KIBRIS’TA, DÜZENSİZ GÖÇMENLERE KÖTÜ MUAMELE YAPILIYOR ... +Detaylı Bilgi